ARKASI YARIN-III - Nilufer.ist
1519
post-template-default,single,single-post,postid-1519,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-7.7,wpb-js-composer js-comp-ver-4.7.4,vc_responsive
 

ARKASI YARIN-III

27 May ARKASI YARIN-III

GİGİ BÖLÜM3

_ Peki, neymiş bu ciddi hayat meseleleri?

_ Vallahi ezerimde yok, Tonton Gaston. Hem büyükannem başka türlü söylüyor, halam başka türlü. Büyükanneme göre roman okumak yasak, insanı sıkıntılı eder. Korse giymek yasak, beli kalınlaştırır; mağaza vitrinlerini tek başına seyretmek yasak… Sınıf arkadaşlarının aileleriyle görüşmek yasak, bilhassa çıkış saatinde babaları kapıya gelnlerle…

Koşup nefes nefese kalmış çocuklar gibi, her kelimeden sonra duraklıyarak hızlı hızlı konuşuyordu.

_ Alicia hala da kendine göre bir terane tutturmuş! Çocuk korsası takmamalıymışım, nasıl dans edilir, nasıl oturulup kalkılır onları öğrenmeliymişim; sonra olup bitenlerle ilgilenmem, kerattan anlamam, aktrislerin şatafatına pek kulak asmamam lazımmış. Alicia halamın dediğine göre, sahnedeki bütün o elbiseler tartıya vurulursa, hemen hiçbirinin değeri olmadığı anlaşılırmış… Sizin anlayacağınız başım şişti.

Larue’de ne yiyeceksiniz bu akşam, Tonton?

_ Bilmem! Herhalde yine midyeli dil balığı. Tabii mantarlı kuzu filetosuda vardır… Elini çabuk tut Gigi. Beş kartım kaldı.

_ Hapı yuttunuz. Elim zehir gibi. Bizde dünden kalma kuru fasulye var. Ben severim.

Odaya giren Madam Alvarez tevazuyla:

_ Domuz etiyle yapılmış, dedi. Bu hafta kaz ateş pahası.

_ Bon Abriden yollarım size bir tane dedi, Gaston.

_ Çok teşekkür ederim, Gaston. Gigi, Mösye Lachaille’in pardesüsünü tut. Bastonuyla şapkasını getir.

 Lachaille, fasulye kokusunu içine çekerek isteksiz isteksiz ayrılınca, Madam Alvarez torununa döndü:

_ Söylermisin bana Gilberte, niçin Alicia halanda kalmadın? Gastonun önünde soramadım yabancılar varken aile meselelerinden bahsetmek ayıptır, aklında olsun.

_ Sebebi basit büyükanne. Alicia halanın başında ağrısı olduğu zaman koyduğu o küçük dantelası vardı. İyi değilim dedi. Bende öyleyse yormayayım seni eve dönerim dedim. Otur beş dakika dinalen dedi Yorulmadım dedim arabayla geldim. Arabaylamı dedi ellerini böyle havaya kaldırarak. Evet dedim Tonton bizdeydi dört kişilik Dion Bouton’uyla geldim. Liane ile bozuşmuş haberin var mı? Çok kızdı bana karşındakini bunak mı sanıyorsun dedi. Dünya ölçüsündeki meseleleri bilmiyecek kadar budala değilim. O at gibi karıyla bozuştuğunu tabi duydum. Haydi kızım haydi benim gbi hastalıklı bir ihtiyarla canın sıkılır senin kalk evine git dedi. Arabaya bindiğim vakit pencereden bana el salladı.

Madam Alvarez dudaklarını ısırıyordu:

_ Hastalıklı ihtiyarmış! Ayol o hayatında nezle bile olmamıştır! Ne yalancı şey! Nasıl da…

_ Büyükanne, reglis şekeriyle nota çantasını unutmaz değil mi?

Madam Alvarez, Ya sabır der gibi bakışlarını tavana dikti.

_ İnşallah unutmaz yavrum.

_ Ama oyunda kaybetti, borçlu sayılır, değil mi?

_ Evet evet borçlu sayılır. Buna rağmen belki gene de getirir. Önlüğünü tak da sofrayı kur. Şu iskambili de kaldır.

_ Peki büyükanne… Büyükanne, Madam Liane hakkında ne söyledi sana? Gerdanlığı alıp Sandomir ile tüydüğü doğru mu?

_ Bir daha o tüdü kelimesini ağzından duymıyacağım. Saçların gene çorbaya girecek, yaklaş da kudelanı düzelteyim. Hem terbiyeden bihaber insanların hareketleri seni ilgilendirmez. Gaston’un hususi hayatına ait meseleler bunlar.

_ Hususi hayatına ait olsa, herkesin ağzında olur muydu, büyükanne? Gi Blas da bile var.

_ Uzatma! Madam Liane d’Exelmons manasız, saçma bir harekette bulunmuş o kadar. Annene ayırdığım jambon tabakta, serin bir yere koy.

Annesi- Opera Comique afişlerinde Andree Alvar, küçük harflerle- döndüğü zaman Gilberte uyuyordu. Pasyans açan Madam Alvarez, alışkanlığın tesiriyle, kızına yorulup torulmadığını sordu. Anree de ailede hüküm süren nezaket kaidelerine uymak için kendi yüzüznden uykusuz kalmasının doğru olmadığını söyledi. Madam Alvarez de buna malım cevabı verdi:

_ sen dönmeden rahat uyuyamam. Tabakta jambon var sahanda sıcak fasulye. Erik hoşafını unutma, bira pencered.

Küçük yattı mı?

_ Tabii

Andree Alvar iştahım yok diye karnını tıka basa doldurdu. Allık sayesinde hala çok güzel görünüyordu; fakat makyajını temizleyince dudaklarının cansızlığı ve gözpınararının kırmızılığı meydana çıkıyordu. Bu yüzden olacak, Alicia hala Andree’nin sahnedeki başarısını hususi hayatında devam ettiremediğini söylerdi.

_ İyi okudun mu kızızm?

Andree omuzlarını silkti:

_ Evet iyi okudum. Ama neye yarar? Varsa yoksa Tiphaine; anlarsın tabii: Tuh!… Böyle bir hayata nasıl katlanıyorum bilmem ki…

Madam Alvarez ilginç bir edayla:

_ Sen istedin dedi. Fakat yanında candan biri olsa daha kolaylıkla katlanabilirsin. Sinirlerini bozan da her şeyi sana karanlık gösterende yalnızlığım hayat değil bu senin ki.

_ Aman anne tekrar başlamıyalım zaten yorgunum… Yeni ne var ne yok?

_ hiç kimi görsem Gaston ile Liane’den bahsediyor.

_ Hem de nasıl! Şu bizim köhne Opera-Comique de bile başka laf duymuyorum. Madam Alvarez büyük bir ciddiyetle başını salladı:

_ Bu dünya ölçüsünde bir hadisedir.

_ Yenisinin kim olacağı belli mi?

_ Dur bakalım daha dün bir bugün iki. Bekle biraz kendine gelsin. İnanırmısın? Saat sekize çeyrek kala burada senin oturduğun koltuktaydı; Gigi ile iskambil oynadılar. Çiçek bayramına gitmeyeceğini söylüyor.

_ Deme?

_ Gitmezse herkesin nazarı dikkatini çekecek. Karar vermeden önce iyice düşünüp taşınmasını söyledim.

_ Tiyatroda  bir müxikol artistinden bahsediyorlar. Olympia da çalışan Cobra. Anlattıklarına göre, ufacık bir sepetin içinde sahneye getirirliyor sonra bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla sepetten çıkıyormuş.

Madam Alvarez kalın alt dudağını küçümser bir ifadeyle ileri uzattı:

_ Gaston Lachaille müzikol artistlerine bakacak kadar düşmedi. Doğrusu ya, bugüne kadar, metreslerinin hepsi de şöhret sahibi kadınlardı. Zaten onun mevkiinde bir bekara yakışanda budur.

Andree:

_ Şöhret sahibi kaltaklat diye mırıldandı.

_ Ağzından çıkanı kulağın duysun kızım. Hadiselere ve insanlara hakiki adlarını vermek, bugüne kadar kimsenin başını göğe erdirmemiştir. Gaston’un metreslerinde kendilerine göre bir asalet vardır. Evlenip evlenmiyeceğini Allah bilir ya, iyi bir evlilik yapıncaya kadar Gaston için en doğru hareket, bu gibi kadınlarla gönül eğlendirmektir. Merak etme yeni bir şey olursa, herkesten önce biz haber alırız. Gaston’un bana itimadı büyüktür! Hele bir papatya isteyişi var, görülecek şey… Çocuk tam, tam bir çocuk. Zaten otuz üçünde ya var ya yok. Üstelik de koskoca bir servetin mesuliyetini omuzlarında taşıyor!

Andree pembe göz kapaklarını istihzayla kırpıştırdı.

_ Haydi anne oldu olacak bari acıyıver. Çok şükür kimsenin malında gözümüz yok ama bu eve kaç zamandır girip çıktığı halde göstere göstere bir itimadını gösterdi o kadar.

_ Ne mecburiyeti var? Hem reçel için şeker dedik aldık tavuk istedik çiftliğinden getirtti. Küçüğe yaptıkları da caba.

_ Eh! Kanaatkarmışın doğrusu.

Madam Alvarez alımlı başını havaya kaldırdı:

_ tabii kanaatkarım. Hem kanaatkar olmasamda elimden ne gelir.

_ Yani anlaşılan bize göre bu Gaston Lachaille ha zengin olmuş ha fakir olmuş. İkiside aynı kapıya çıkıyor.

Sıkıntıda olsak yardımımıza koşarmı acaba?

_ Eminim dedi.

Madam Alvarez elini kalbine götürdü.

Biraz düşündükten sonra:

_ Ama ondan yardım istememeği tercih ederim diye ilave etti.

Andree gazeteyi aldı terkedilen kadının fotoğrafını süzdü:

_ Doğrusunu istersen pek öyle bir fevkaladeliği ypk.

_ nasıl yok? Fevkaladeliği olmasa bu kadar şöhreti olur muydu? Şöhret ve başarı, bunlar tesadüf işi değildir. Bir takım beyinsizler vardır, şöyle düşünürler: ‘’Sen bana yedi sıra inci getir, bak o zaman Madam de Pougy’den farkım kalıyormu! Ben de onun gibi gönül eğlendirmeği bilirim’’ Sen böyle düşünürsün ama bence haksızsın. Cezvede biraz papatya suyu kalmış al da gözlerini yıka.

_ Teşekkür ederim anne. Küçük Alicia halaya gitti mi?

_ Hem de Gaston’un otomobiliyle. Düşün saatte altmış kilometre yapıyor! Keyfinden uçacaktı nerdeyse.

_ Evlat kuzusu, bakalım o ne yapacak hayatta. Belki de sonunda manken veya tezgahtar olur. Yaşına göre biraz falz çocuk. Ben onun yaşındayken…

Madam Alvarez kızına sert sert baktı:

_ eski defterleri karıştırmasan daha iyi edersin. Yanılmıyorsam sen onun yaşındayken Mösyö Mennesson gibi bir nimeti tepip, beş para etemz bir solfej hocasına kaçmıştın… Halbuki adamcağız seni prensesler gibi el üstünde tutuyordu…

Andree Alvar, anesinin briyantinli saç örgülerini öptü:

_ Benim şeker anneciğim, kızını o kadar kötüleme uykusuzluktan ölüyorum. Gecen hayırlı olsun anne. Yarın bire çeyrek kala provam var. Boş bir zaman bulur, sütçüde karnımı doyururum sen merak etme.

Çenesi koparcasına esniyerek, kızının yattığı karanlık odadan geçti. Yarı aydınlıkta Gilberte’in kabarık saçları ve geceliğinin işlemeli kolu yarım yamalak seçilebiliyordu. Daracık banyoya girdi, geç vakte rağmen su dolu çaydanlığı ateşe koydu. Madam Alvarez çocuklarına sayısız erdemlerden başka bir takım iyi adetler ve şuna benzer vecizeler  öğretmişti: ‘’Yolculuk veya başka bir sebepten ötürü mecbur kalırsan, yüzünü yıkamağı ertesi sabahada bırakabilirsin. Halbuli belinden aşağısını temiz tutmayan kadın, haysiyetini beş paralık etmiş sayılır.’’

Madam Alvarez herkesten geç yatar, herkesten önce kalkar, sabah kahvesine hizmetçinin el sürmesine müsaade etmezdi. Salon yemek odasındaki açılır kapanır divanda uyur, saat yedi buçuğu çalar çalmaz, birbiri peşi sıra gazeteciye, sütçüye ve hizmetçiye kapıyı açardı. Sekizde bigudilerini çıkarır, örgülerini düzeltir. Saat dokuza çeyrek kala, Gilberte saçlar taranmış, üstbaş tertemiz okula giderdi. On dei mi, Madam Alvarez öğle yemeğini düşünmeğe başlar, ayni, sırtına gamselesini kolunada sepetini alıp alışverişe çıkardı.

Her gün olduğu gibi o gün de torununun okula geç kalmaması için saate baktı, akynar kahve ile sütü masaya koydu ve sabah gazetesini açtı. Biraz sonra Gilberte teninde bir tazelik ve etrafa lavanta kokuları saçarak odaya girdi. Biraz mahmurluğu vardı ama Madam Alvarez’in çığlığını duyunca hemen kendine geldi.

_ Gigi  çabuk anneni çağır! Liane d’Exelmans intihar etmiş!

Kızcağız uzun bir aaa çektikten sonra:

_ Ölmüş mü? Diye sordu.

_ Ne münasebet! İşini bilir o!

_ Nasıl intihar etmiş büyükanne? Tabancayla mı?

Madam Alvarez torununa acıyarak baktı:

_ Ne tabancası? Her zaman ki gibi lodanum: ‘’ Hastanın başından ayrılmayan doktor Moreze ve doktor Pelledoux ümitsiz güzelin durumunu şimdilik tehlikeli görmüyorlar…’’ bana kalırsa Madam Exelmans bu manasız şakayı tekrarlıya tekrarlıya sonunda midesini bozacak.

_ Geçen sefer şey için intihar etmişti, prens Georgevitch için değil mi büyükanne?

_ Budalamısın nesin sen? Kont Berthou de Sauveterre içindi.

_ A! Sahi bak… Peki N’apacak şimdi Tonton?

Madam Alvarez’in iri gözleri hayale daldı:

_ Allah bilir yavrum. Önce hiçbir gazeteciyle görüşmek istemeyecektir ama nasıl olsa öğreniriz. İlk başlarda gazetecilere yüz vermemeli.Sonraları bütün gazetelerde birinci sayfaya geçersin. Kapıcıya söyle akşam gazetelerini alsın bize. İyi yedin mi sen? Bir fincan süt daha iç o iki dilimi de bitir. Çıkarken eldivenlerini unutma. Sağda solda oyalanma, doğru okula git. Ben de anneni uyandırayım Andree uyuyormusun? Kalktın demek. Haberim var sana, Liane intihar etmiş…

_ Gene mi diye Andree homurdandı. Bu kadında bir şeyi tutturdu mu, tutturuyor.

_ Andree bak hala bigudilerini çıkarmamışsın!

_ Çıkartayım da provada saçlarım dümdüz olsun değil mi?

Madam Alvarez kızını ucu kıvrık bigudilerinden ayağındaki keçe terliklere kadar süzdü:

_ Tek başına yaşadığın belli. İnsan hayatına bir erkek girdi mi, bornoz ve keçe terliklere veda eder. Bu intihar hadisesi ortalığı ltüst edecek! Ölmemiş tabi.

Andree’nin soluk dudaklarında küfür gibi bir gülümseme belirdi:

– Bu lodanum şırıngaları da kabak tadı vermeğe başladı artık!

*Arkası Yarın*

Yorum Yapılmamış

Yorum yap
CAPTCHA

*

Başa Dön