BİR HUZUR ALMAYA GELDİM ADANA DAN - Nilufer.ist
1418
post-template-default,single,single-post,postid-1418,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-7.7,wpb-js-composer js-comp-ver-4.7.4,vc_responsive
 

BİR HUZUR ALMAYA GELDİM ADANA DAN

28 Nis BİR HUZUR ALMAYA GELDİM ADANA DAN

Hani her şeyin battığı hani hiç bir kaba sığamadığın 

hani sadece huzur aradığın anlar vardır ya… işte o anlardan biriydi  ve ben dostlar yanında Adana’da buldum o iç huzurunu!

Gezdim Gördüm Yedim 🙂

Doyasıya içime çektim portakal, limon, greyfurt çiçeklerinin kokularını; Adana’nın can damarı olana Seyhan Nehri’nin maviliklerine doya doya baktım; binlerce yıllık tarihi hafızama kazıdım ve en önemlisi dost sohbetleriyle ruhumu huzura kavuşturdum.

Her gittiğim de farklı yönlerini görüyorum Adana’nın ve Adana’lıların. Göbekler şehri diyorum ben oraya dümdüz geniş yollar ve kocaman göbekler! Laf aramızda göbek deyince kebap yemekten büyüyen göbeklerde akla gelebilirJ Bu arada öğrendim ki kebapları kadar kahvaltı da bile yedikleri ciğer de pek meşhurmuş Adana da.

İstanbul’da bahar yeni başlamışken onlar neredeyse yaza geçiyorlar ve doğa cömertçe tüm güzelliğini sergiliyor, nereye baksanız ayrı bir çiçek,çiçeksiz ağaç yok gibi. Şehrin ve hatta bölgenin tek üniversitesi Çukurova Üniversitesi’nin Seyhan baraj gölü çevresindeki yerleşkesinin geniş bahçelerinde bu güzellikleri doya doya seyrettim, ağaçların üzerinde toplanmadan bekletilen portakalları dallarından toplayıp afiyetle yedim.

Su her zaman hayattır! Biliyorsunuz Adana’nın merkezi deniz kıyısında değil ama Seyhan nehri ve baraj gölüne sahip olduğu için çok şanslı, şehri bambaşka bir havaya sokuyor.

Şehrin geçmişinden kalan izlerin silinmesinde depremlerin ve bilinçsiz yerleşimin çok büyük etkisi olmuş ama kalan sağlar bizim diyerek sokak sokak geçmişin izlerini aradık bilgili dostlarımla. Roma döneminden kalma Taş Köprü, 1500’lü yıllarda yapılan Ulu Cami ve Medresesi, 32 metre yükseklikteki Büyük saat kulesi, anıtsal taç kapısıyla Yağ Camii ve Adana tarihinde her noktada izleri bulunan Ramazaoğlu Beyliği döneminden günümüze gelen Ramazanoğlu Konağı ile üstü  maalesef şimdilerde açılmış olan tarihi İpek yolu üzerindeki Ramazanoğlu Çarşısı. (Dipnot: Günümüzde de çarşı olarak kullanılan bu yapıyı Hanımın Çiftliği dizisinden hatırlayanlarımız vardır.)

Gezimin ilk gününde Çukurova Üniversitesi Ramazanoğlu Konağı Kültür Merkezi’nde her hafta sonu düzenlenen konferanslardan birine katılma şansını buldum. Çukurova Üniversitesi rektörünün de katıldığı Fuarlar şehri Adana konulu konferans Ulucami Külliyesi’nde yer alan Ramazanoğlu Beylik Sarayının Selamlık bölümünde yapıldı. Sarayın Adana’nın Türkler tarafından fethinden sonra 1360-1400 yılları civarında inşa edildiği düşünülüyormuş. Günümüze sadece selamlık bölümü ve haremin temelleri erişebilmiş olan yapının oldukça büyük ve kapsamlı bir yapı olduğunu vakfiyedeki kayıtlardan anlıyoruz. Ayrıca devlet başkanlarının sarayda ağırlanması geleneği nedeniyle, Irakeyn seferi dönüşünde Kanuni Sultan Süleyman 14-15-16 Aralık 1535’te Ramazanoğlu Piri Beyin misafiri olmuş, daha sonra da Mart 1628 de sultan IV. Murat Bağdat seferine giderken ağırlanmış.

Adana’ya gittiğiniz de mutlaka uğramanızı tavsiye ederim tarihin kokusu sinmiş duvarlar, yaşanmışlıklar insanda daha çok tarih okumak hissi uyandırıyor. Benim için Adana’yı dost kapısı yapan ve bu kültür merkezinin varoluşundaki emekleri için çok değerli dostum Çukurova Üniversitesi hocalarından ve Ramzanoğlu Konağı müdiresi Doç.Dr. Gözde Ramazanoğlu’na ve kıymetli Ramazanoğlu ailesine teşekkür etmeden geçemeyeceğim.

Daha sonra diğer önemli bir yerleşim yeri olan Tarsus da tarihin ayak izlerini takip etmek üzere gezimize devam ettik.

Güzel bir yoldan yaklaşık yarım saatte ulaşıyorsunuz Tarsus’a ve Bizans döneminde inşa edilen kent surlarının 4 kapısından ayakta kalabilen tek kapı olan Kleopatra Kapısından giriyorsunuz. Altından Geçme olarak adlandırılan bir büyük kemer  ve duvar kalıntılarından oluşan Roma Hamamını, Bilali Habeşi’nin Mescidini, sonradan camiye çevrilen St. Paulus Kilisesini, Ulu camiyi ve yanındaki Kırk Kaşık çarşısını, Makamı Şerif Cami’inde Aslanlı Peygamber olarak da tanınan Danyal Peygamberin kabrini, İsa peygamberin havarisi ve İncil yazarlarından S. Paulus’un Kuyusunu ve söylenceye göre Şahmeran’ın kan lekeleri  hala duvarlarında görülen Eski Hamamı mutlaka gezmelisiniz. Sonra yorgunluğunuzu da Kültür Bakanlığının koruması altındaki Tarsus Evlerinin güzelliklerinin görülebildiği; eski bir Tarsus evi olan sahiplerinin üst katta yaşayıp alt kattaki iç avluyu da kafe olarak işlettikleri Atilla Cafe de fincan da pişen Cilveli kahveyi yudumlayarak atabilirsiniz.

Öğlen yemeğinizi de mutlaka yakınlardaki Tarsus Çayı üzerinde Tarsus Şelalesin deki balık lokantasında yemelisiniz.

Yapay bir şelale olan Tarsus Şelalesinin döküldüğü yerin arkasında mezarlıklar bulunmaktaymış. Roma döneminde şehrin merkezinden geçen çayın yatağı önce değiştirilmiş ve kimsenin ulaşamaması için buraya nekropol yapılmış daha sonra çayın yatağı tekrar buraya verilerek şelale oluşturulmuş ve mezarlar koruma altına alınmış. Yine de mezar soyguncularından kurtulamamış.

Buradan serinlemiş ve doymuş olarak ayrılırılırken; bereketli geçen bir kışın ardından çayın geçen sene gördüğümden çok daha çoşkulu aktığını hatta yürüyüş yollarını bile işgal etmiş olduğunu fark ettim.

Sayılı gün çabuk biter derler ya aynen öyle oldu, sizlere anlatmayı bitiremediğim diğer güzelliklerini görmeniz için vatanımızın bu güzel şehrine mutlaka yolunuz düşmeli diyorum.

Nerde kalırım diye hiç düşünmeyin Hilton vs gibi modern beş yıldızlı oteller olduğu gibi benim tavsiyem tarihi taş köprüye bakan Seyhan nehri kıyısındaki; Bosnalı Salih Efendi Konağının restorasyonu ile hayata geçirilen Hotel Bosnalı da kalmanız olacaktır. Ne yerim diye hiç düşünmenize gerek yok çünkü her köşede kebep, şalgam,cezerye gibi tanıdık tatların yanısıra zahter, bici bici, şırdan dolması, çakıldaklı, hint inciri gibi hiç tatmadığınız değişik yiyeceklerde mevcut.

                                                                                                                 * Haydi hayırlı yolculuklar*

Yorum Yapılmamış

Yorum yap
CAPTCHA

*

Başa Dön