ZAMANDA YOLCULUK - Nilufer.ist
15861
post-template-default,single,single-post,postid-15861,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,no_animation_on_touch,qode-theme-ver-7.7,wpb-js-composer js-comp-ver-4.7.4,vc_responsive
 

ZAMANDA YOLCULUK

06 Şub ZAMANDA YOLCULUK

‘Paradoks, dikkat çekmek için tepetaklak duran hakikattir.’

demiş Nicholas Faletta.

İnsan bilincinin en olağanüstü sonuçlarından biri; fiziksel bakımdan olanaksız olan şeyleri hayal edebilmemizi sağlama yetisidir.Onun içinde insan beyni hep en olmazın peşindeki sorulara cevap aramak için düşünür.

Tanrı her şeye gücü yetense geçmişi değiştirebilir mi?

Geçmişi değiştirmek için dua edebilirmiyiz?

Eğer dua eden kişi geçmişi biliyor ise,

Ama eğer olay gerçekleşmiş ve sonucu hala bilmiyorsanız ne olacak? Ya da sınav sonucu gibi sonuç belirlenmiş ancak henüz açıklanmamış ise …

Sonucu belirlenmiş olaylar için dua etmek rasyonel midir?

Tanrı’nın bakış açısından sizin gelecekteki yakarışlarınız, dua edilen olayın sonucunu etkileyebilecek global olaylara bir katkı yapabilir diyebilirmiyiz?

Fizikçilerin uzay-zamanı ‘blok evren’ olarak kabul ettikleri fikrini benimserseniz Tanrı’nın uzay ve zaman bütününe dışardan baktığını ve bu nedenle bütün duaların yapılmadan önce Tanrı tarafından bilindiği düşünülebilir. Böylelikle her şeyi bilen Tanrı doktirini, hem de özgür irade fikri kabul edilebilir. Tanrı’nın önceden bilmesi bizim etkinliklerimizi önceden kaçınılmaz kılmıyor; daha çok Tanrı’nın önceden bilmesini bizim etkinliklerimiz saptıyor. Oysa Amerikalı fizikçi Michio Kaku şöyle diyor;

Einstein’ın denklemleri bir anlamda Truva Atı’na benziyor. İlk bakışta at, hiç bir sakınca olmadan kabul edilebilecek bir armağan gibi görünmektedir, bize gravitasyonun yıldızların ışınlarında yol açtığı bükülme ve evrenin kökeni konularında yadsınamayacak açıklamlar sunar. Ne var ki bu atın içinde zaman yolculuğuna ve solucan deliklerinden geçerek yıldızlar arası yolculuğa olanak sağlayan, her türden acayip cinler ve şeytanlar pusuda beklemektedir. Evrenin en karanlık sırlarına göz atmanın bedeli, bizim dünya hakkında en sıkıca sarıldığımız inançlarımızın çökme olasılığıdır- uzay basitçe bağlantılıdır ve geçmişi değiştirilemez. Buna en iyi örnek büyükbaba paradoksudur. Büyükbabamı geçmişe gidip öldürsem ne olur? Buna karşılık Niven yasaları şöyle diyor;

‘Eğer söz konusu evren, zaman yolculuğuna ve geçmişi değiştirme olanağına izin veriyor ise, o zamana o evrende bir zaman makinesi icad edilemez.’ Aksi takdirde JF Kennedy suikasti önlenseydi 3.Dünya Savaşı 1964 te başlayabilirdi 🙁

Eğer zamanda geçmişe yolculuk yapılabilseydi bu ‘gelecekten turistlar’ kavramını doğuracak ve pek çok soruna yol açacaktır. Örneğin ; tarihin önemli olaylarına tanıklık etmek üzere toplanmalar olacaktı ki mesela İsa’nın çarmıha gerilme olayında böyle bir kalabalık yoktur. Giderek bu kalabalıklarla geçmişi boğma noktasına getirebiliriz. Kısacası diğer sorunlarla birlikte zaman yolculuğu, evrenin uyumunu yok etme olanağını da beraberinde getirir; nasıl ki nükleer fizik bilgimiz dünyayı yok etme olanağını da sunmakta olduğu gibi. Belki de paralel evrenler kavramına bir de zaman da yolculuğun yol açtığı anomaliler olarak bakabiliriz. Yani geçmişe gidip büyükbabamı öldürdüğümde gelecek hem değişir hem değişmez benim mevcut olup zamanda yaptığım değişmez çünkü benim varoluşum ve geriye gidişim değişemez ancak yeni bir paralel evren oluşarak orada büyükbabam öldüğü için ben de hiç var olmam. Ya da zaman yolcusu, yapılmış olanı yapılmamış kılmaz, kılamaz; yapılmamış olanı da yapılmış kılmaz,kılamaz. Ama burada da küçücük bir değişimin kelebek etkisi olduğunda değişim kontrolden çıkabilir.

Sonuç olarak klasik fizik de kuantum fiziği de zamanda yolculuğun olabilirliğini kabul ederken felsefe ve teoloji bunun ne kadar istenebilir olduğunu tartışmaktadır. Kişisel fikrim zamanda yolculuğun fiziksel ve ruhsal olmak üzere iki türü bulunduğu, bunlardan ruhsal olanın zaten yapılagelmekte olduğu sadece bilimin fiziksel olanı keşfetmesi gerektiğidir. Ki fiziksel olarak zaman da yolculuk keşfedildiğinde umuyorum ki bilinç seviyemiz ve farkındalığımız bunun evrensel sonuçlarını hazmedebilecek olgunluğa erişmiş olsun!

Yorum Yapılmamış

Yorum yap
CAPTCHA

*

Başa Dön